Kokular, renkler derken doğada her gün bir öncekinden farklı bir oluşum var. Usul usul, sessizce geliyorler, geçiyorlar. Pencerenin içinden mevsimin nasıl değiştiğini anlamak zor.
Arka bahçemiz yok, orada doğanın uyanışını seyredemiyoruz, ormanın yanında da yaşamıyoruz.
Biz de parka gidiyoruz. 🙂
Mayıs başında bir hafta sonu bizim kızlarla civardaki bir parkta, bahara ait yeni neler görebiliriz acaba diye “gözlem avı”na çıktık. Acaba bahara ait, uyanmamış bir dal veya ağaç görebilecek miydik?
Epeyce yürüdük, üzerimize atlayan köpekler, sarı gagalı siyah kuşları gördük ama uyanmamış bir dal kalmamıştı. Sonunda kızım “işte” diye bağırdı! Gerçekten yeşil ya da çiçekli değildi, ama sadece kesik bir kütüktü! 🙂 Sayılmazdı ama işe yaradı, üzerine oturup etrafa baktık…
… Ve önümüzden bir sürpriz geçti: parkta dolaşan şu iki arkadaş! Belli ki kendilerini temizleyebilecekleri bir su kenarında yaşamıyorlardı ama kendi adımıza biz bu ördeklerle karşlaştığımıza sevindik. Ördekler kenarda küçük bir su birikintisi bulup orada bir şeyler yediler, biz solucan bulmuş olduklarını umut ettik.
Parkta dolaşıp etrafa dikkatli bakmaya devam ederken, bizim cüceler her zaman karşılaşmayacakları çok heyecan verici (!) iki şeyle daha karşılaştılar: mantarlar. Çok küçükken Sami Kefeli Çiftliği’nde dolaştığımız ve mantarlarla karşılaştığımız zamanı hatırladım; ben de çok heyecanlanmıştım. Bugün çok hazırlıklıydım, reklamlardaki Ayşe Teyze gibi çantamdan (çamaşır suyu deği) bir büyüteç çıkartıp onlara verdim, onlar da ilgiyle mantarların altını, üstünü incelediler.
Sonra da bizim şu anki şartlarımızda ulaşılabilir olan- oyun alanındaki – at ve eşeklere bindiler. Malum bizim çocuklarımız eşekleri bile hayvanat bahçesinde görüyorlar.
Böyle bir parka yakın olduğumuz için müteşekkir, çocuklarımız zamanın geri kalanını oynayarak geçirdiler, biz anneler de sohbet ettik…
Öneri: 2 liralık bir büyüteç parka değişik bir bakış açısı katabilir. Çantanıza atın derim.